Karar Vermek ile Sorumluluk Almak Aynı Şey Değil
Gerçek liderlik, karar anında değil; sonuçlarla yüzleşildiğinde ortaya çıkar.
Birçok insan karar verdiğini zanneder.
Aslında yaptığı şey, seçenekler arasında bir tercih yapmaktır.
Gerçek fark, kararın sonuçlarıyla yüzleşme anında ortaya çıkar.
Çünkü karar vermek, masada olur.
Sorumluluk almak ise masa dağıldıktan sonra başlar.
Karar vermek çoğu zaman rahatlatıcıdır.
Belirsizliği ortadan kaldırır.
“Ne yapacağımıza karar verdik” cümlesi, zihni geçici olarak sakinleştirir.
Ama bu sakinlik yanıltıcıdır.
Asıl yük, kararın hayata geçmeye başladığı noktada ortaya çıkar.
Beklenmeyen sonuçlar, itirazlar, gecikmeler, maliyetler…
İşte orada sorumluluk başlar.
Ve herkes o noktada kalmak istemez.
Bu yüzden birçok organizasyonda şunu görürüz:
Karar alınmıştır.
Ama kararın sahibi yoktur.
Sorun çıktığında cümleler değişir:
“Bunu birlikte konuşmuştuk.”
“O şartlarda mantıklıydı.”
“Ben sadece öneride bulundum.”
Karar vardır, sorumluluk dağılmıştır.
Sorumluluk almak, kararın doğru çıkmasını beklemek değildir.
Karar yanlış çıktığında da orada kalabilmektir.
Bu, kolay bir şey değil.
Çünkü sorumluluk:
Açıklama yapmayı
Gerekirse hatayı kabul etmeyi
Bedel ödemeyi
Geri adım atmamayı
gerektirir.
Bu yüzden herkes karar verir,
ama çok az kişi gerçekten sorumluluk alır.
İşte Liderlik tam olarak bu noktada ayrışır.
Liderlik, doğru kararları vermekle değil;
alınan kararların arkasında durabilmekle ilgilidir.
Hatta çoğu zaman, liderliği belirleyen şey
kararın ne kadar doğru olduğu değil,
o kararın sonuçlarıyla nasıl yüzleşildiğidir.
Sorumluluk alınmadığında ne olur?
Kararlar daha yüzeysel hale gelir.
Riskler başkalarına itilir.
Kimse “son sözü söyleyen” olmak istemez.
Bu da şu sonucu doğurur:
Daha fazla toplantı,
daha fazla onay mekanizması,
daha az netlik.
Kimse hata yapmak istemediği için
herkes kararları kalabalıklaştırır.
Ama kalabalık kararlar,
kimsenin sorumluluğu olmayan kararlardır.
Gerçek ilerleme ise tam tersini gerektirir.
Net bir karar.
Net bir sahiplik.
Net bir sorumluluk.
Bu üçü yoksa, karar sadece kağıt üzerinde kalır.
Belki de bu yüzden en zor cümle şudur:
“Bu kararın sorumluluğu bende.”
Bu cümle,
sadece yetkiyi değil,
sonuçları da kabul etmek demektir.
Ve herkes buna hazır olmaz.
Karar vermek ile sorumluluk almak aynı şey değildir.
Ama ikisi birlikte olmadığında,
hiçbiri gerçek anlamda işe yaramaz.
